10 Nisan 2009 Cuma


DOSTLARLA SURİYE'YE ZİYARET GÜNLERİ

Siyonist İsrail’in Filistin Gazze’de yaptığı katliama tepkiler devam ederken Suriye ve Ürdün’ün tepki ve yaklaşımlarını çok merak eden birkaç arkadaş olarak bu yerlere bir geziye karar veriyoruz. Kısa bir hazırlıkla hepimiz boynumuza Filistin bayraklı atkılarımızı alıp bir minibüsle yola çıkıyoruz.
21:30 da Kilis ten yola çıkan ekibimiz 22:00 da TÜRKİYE - KİLİS - ÖNCÜPINAR SINIR KAPISI’ndaki kontrollerden ve yurt dışı çıkış harcı olan 15 TL yi yatırdıktan sonra Türkiye’yi terk ediyoruz.
Ara bölgeyi geçtikten sonra SURİYE-AZEZ-ES SELAME SINIR KAPISI’ndan SURİYE ARAP CUMHURİYETİ’NE giriyoruz.
Gümrükteki görevliler aracın sigortası dışında aracımız dizel yakıt kullandığından bize 100 $ fon yatırtıyorlar.

Ekipten bir arkadaşımın sınır vizesi için aldığı valilik yazısının tarihi geçmiş zannediliyor oysa yıl değişse de bir yıl süreli olduğu açık… Bu kolay anlaşılıyor.
Yine diğer bir arkadaşın valilik oluru havale edildiği halde onayı verilmemiş. Bunu gümrük görevlisi fark ediyor ise de üst yazının imzalı oluşunun onay yerine geçeceğini yarım Arapçamızla anlatıyoruz. Bir de Gazze gönüllüleri olduğumuzu belirtince her şey daha kolaylaşıyor. Kapıdaki görevlilerin bize olan yaklaşımı Filistin bayrağı bulunan atkılarımızı gördükten sonra çok değişiyor ve hemen giriş yapabiliyoruz.

Buradan ilk hedefimiz Şam Ümeyye (Emevi) Camii’nde sabah namazına cemaate yetişmek. Yorgun olan arkadaşlar minibüsün arkasında serili ince yatakta yatarken ekibin kalanı koltuklarda yola başlıyor. Bu arada yağmur rahmet-i rahman olarak yağıyor da yağıyor. Sanki gök delinmiş de boşalıyor.

Halep’e ulaşmadan yolda MONDİAL MARKETTEN yol alışverişi ile devam ediliyor yola… Markette herkes TC başbakanı R.T.E.’ın Davos zirvesinde zirve davranışını seyrediyor ve alkışlıyor…


Sabah namazı Şam Ümeyye (Emevi) Camii önünde durduğumuzda acele ile abdestlerimizi alıp içeri girerken bir yandan da etrafa hayretlerle bakıyoruz. Bu hayretimiz hem Cuma sabah namazına halkın katılımının çok olmasından hem ışıklandırılmış mescidin güzelliğinden. Uzun kıraatlerle ve 2. rekat rükusundan sonra kunut yapılarak kılınan şahane sabah namazından sonra camide bir hareketlenme başlıyor. Camide sabah namazı vaazı başlıyor. Biz de katılıyoruz bu derse ama Arapça… Tam anlamasak da bazı ifadeleri, ayet ve hadisleri anlıyoruz. Camide bir cemaat daha var, Hz. Yahya türbesinin çevresindeler ve susup bir yaşlı adamın yüzüne bakıyorlar, birçoğunun ellerinde tespih ve vaazı da dinlemiyorlar. Anlaşılan bu bir şeyh ve etrafındakiler de müritleri.

Ardından Cami içinde bulunan YAHYA (A.S.) türbesini ziyaret edip çıkıyoruz.
Çevrede bulunan SELAHADDİN-İ EYYUBİ TÜRBESİNİ, Şehit Türk Pilotlarını mezarını ve HZ. RUKİYYE TÜRBESİNİ ziyaret ediyoruz.

Hz. Rukiye türbesindeki aşırı kalabalık, ağıtlarla dua eden ve ağlayan Şii kardeşlerimizi görünce yine şaşırıyoruz. Henüz gün doğmamış durumda ve türbe ile mescide yer yok türbe ziyaretini yaparak çıkmak zorunda kalıyoruz çünkü oturacak yer bile yok. Dışarıda türbe çevresi çarşılarda insan seli akıyor kayılıp bir bakıyoruz ama ilerlemek ne mümkün. Kısa süre sonra vazgeçip dönüyoruz.

ŞAM KALESİ BURÇLARINI ziyaretle aracımıza gidip dönüyoruz. Artık cemaatin dağılma zamanı camiye araçla gelen aileler de evlerine dönüyorlar.

Yolda sabah kahvaltısından sonra HAMA - HUMUS – BUSRA - ÜRDÜN istikametine yöneliyoruz. Dinlenen bir arkadaşımız aracı teslim alıyor ve uzun zamandır görmeyi beklediğimiz RAHİP BAHİRA’nın memleketi ve Resulullah (S.A.V.) Efendimizin Arabistan’ın kuzeyinde geldiği son nokta olan DARAA’ya bağlı Arapların deyimi ile BOSRA EŞ ŞAM (yani BUSRA)’ ya gidiyoruz.